Kategori: Genel

  • Hipnoz Nedir?

    Hipnoz, tarih boyunca gizemli, etkileyici ve zaman zaman korkutucu bir olgu olarak görülmüştür. Günümüzde ise bilimsel bir perspektifle ele alınmakta ve birçok alanda etkili bir yardımcı yöntem olarak kullanılmaktadır. Ancak “Hipnoz nedir?” sorusunun yanıtı hâlâ birçok kişi için net değildir. Bu makalede hipnozun tanımı, tarihi, bilimsel temelleri, nasıl çalıştığı, kimlerde nasıl etkili olduğu ve nerelerde kullanıldığı ayrıntılı biçimde incelenecektir.

    1. Tanım: Hipnoz Nedir?

    Hipnoz, bireyin dikkatinin daraltıldığı, çevresel uyarıcılara olan farkındalığının azaldığı ve telkinlere karşı açıklığın arttığı özel bir bilinç durumudur. Bu durumda kişi, dış uyaranlardan çok içsel yaşantılarına odaklanır. Amerikan Psikoloji Derneği (APA) hipnozu şöyle tanımlar:

    “Hipnoz, bir kişinin telkinlere daha açık hale geldiği, dikkatinin odaklandığı ve farkındalığının değiştiği bir bilinç durumudur.”

    Hipnoz bir uyku hali değildir; aksine uyanıklık ile gevşemenin eşlik ettiği farklı bir bilinç düzeyidir. Birey hipnoz altındayken genellikle çevresinde olup bitenlerin farkındadır ancak daha çok iç dünyasına yönelmiştir.

    2. Hipnozun Tarihçesi

    Hipnozun tarihi çok eski uygarlıklara kadar uzanır. Antik Mısır, Yunan ve Roma medeniyetlerinde tapınaklarda uygulanan trans benzeri durumlar, hipnotik süreçlerin ilk örnekleri sayılabilir. Modern anlamda hipnozun gelişimi ise 18. yüzyılda Franz Anton Mesmer ile başlamıştır.

    2.1. Franz Anton Mesmer ve “Animal Magnetism”

    Mesmer, “hayvansal manyetizma” adını verdiği bir enerji akımıyla hastalıkların tedavi edilebileceğini ileri sürmüştür. Hipnotik durumları oluşturmuş olsa da teorik açıklamaları bilimsel temelden uzaktı.

    2.2. James Braid ve Modern Hipnoz

    1830’larda İskoç cerrah James Braid, hipnoz terimini ortaya atan ilk kişidir. “Neuro-hypnotism” (sinirsel uyku) kavramını geliştirerek hipnozu bilimsel çerçevede ele almıştır. Hipnozu, dikkat yoğunlaşmasıyla oluşan bir zihinsel durum olarak tanımlamıştır.

    2.3. Freud ve Psikanaliz

    Sigmund Freud, hipnozu psikoterapide kullanmış ancak daha sonra serbest çağrışım yöntemine yönelmiştir. Freud’un erken dönem hipnoz deneyimleri, bilinçdışı dinamiklerin anlaşılmasında önemli katkılar sağlamıştır.

    3. Hipnozun Nörobilimsel Temelleri

    Son 30 yılda beyin görüntüleme tekniklerinin gelişmesiyle hipnozun beyindeki etkileri daha net bir şekilde ortaya konmuştur.

    3.1. fMRI ve EEG Bulguları

    • Hipnoz sırasında anterior singulat korteks, prefrontal korteks, duyusal korteks gibi bölgelerde aktivite değişiklikleri gözlenmiştir.
    • Ağrı ile ilgili hipnoz uygulamalarında, gerçek ağrı yaşanmasa da beyinde ağrıya yanıt veren bölgelerin aktive olduğu bulunmuştur (Rainville et al., 1997).
    • EEG çalışmaları hipnoz sırasında alfa ve theta dalgalarının arttığını göstermektedir; bu da derin gevşeme ve dikkat yoğunlaşmasına işaret eder.

    3.2. Telkin Açıklığı ve Beyin

    Telkin açıklığı yüksek bireylerde hipnoz etkisi daha derin olabilir. Bu bireylerin beyin yapılarında ve işlevlerinde bazı farklılıklar olduğu saptanmıştır (Hoeft et al., 2012).

    4. Hipnozun Aşamaları

    Hipnoz süreci genellikle şu dört aşamadan oluşur:

    4.1. Hazırlık

    Danışanın hipnoza dair düşüncelerinin, beklentilerinin ve korkularının ele alındığı aşamadır. Güven ilişkisi kurulur.

    4.2. İndüksiyon (Transa Giriş)

    Kişinin dikkatini daraltarak ve bedensel gevşemeyi sağlayarak trans hâline geçmesi sağlanır. Göz sabitleme, sayma, imgeleme gibi yöntemler kullanılır.

    4.3. Derinleştirme

    İndüksiyonla oluşan trans hâli daha da derinleştirilir. Böylece telkinlere açıklık artar.

    4.4. Telkin ve Uygulama

    Kişiye uygun, terapötik telkinler verilir. Sorunun doğasına göre metaforlar, imgeler veya doğrudan telkinler kullanılır.

    4.5. Çıkış (Trans Sonlandırma)

    Danışanın bilinçli farkındalığına yavaşça dönmesi sağlanır. Hipnozun etkileri değerlendirilir.

    5. Hipnoz Türleri

    • Klasik Hipnoz: Direkt telkinlerle çalışılır. Genellikle davranış değişikliği hedeflenir.
    • Ericksonyen Hipnoz: Milton Erickson’un geliştirdiği bu yöntem daha çok dolaylı telkinler, metaforlar ve öyküler içerir.
    • Kendi Kendine Hipnoz: Bireyin kendi başına uygulayabileceği gevşeme ve telkin teknikleridir.
    • Hipnoterapi: Hipnozun terapi sürecine entegre edilmiş hâlidir. Psikoterapinin bir aracı olarak kullanılır.

    6. Hipnozun Kullanım Alanları

    Hipnoz birçok alanda etkili biçimde kullanılmaktadır:

    6.1. Tıbbi Kullanım

    • Ağrı kontrolü (doğum, diş tedavisi, yanık tedavisi)
    • İrritabl bağırsak sendromu
    • Deri hastalıkları (kaşıntı, egzama)

    6.2. Psikolojik Kullanım

    • Anksiyete bozuklukları
    • Fobiler
    • Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB)
    • Depresyon (destekleyici amaçla)

    6.3. Alışkanlık Değişimi

    • Sigara bırakma
    • Tırnak yeme
    • Aşırı yeme davranışı

    6.4. Performans ve Motivasyon

    • Sporcular için zihinsel dayanıklılık
    • Sınav kaygısı ile baş etme
    • Sahne sanatçıları için özgüven geliştirme

    7. Hipnoz Kimlerde Etkili Olur?

    Hipnotize edilebilirlik kişiden kişiye değişir. Yaklaşık olarak:

    • %10–15 oranında kişi derin hipnoza girebilir.
    • %70 oranında kişi orta düzeyde etkilenir.
    • %15–20 oranındaki kişi ise hipnoza dirençlidir.

    Telkin açıklığı, imgeleme yeteneği, hayal gücü, güven ilişkisi gibi faktörler etkilidir.

    8. Hipnozla İlgili Yanlış Bilinenler

    Yanlış: Hipnoz uyku halidir.
    Doğru: Hipnoz uyanıklık hâlinin değişmiş bir biçimidir.

    Yanlış: Hipnozla zihin kontrolü yapılır.
    Doğru: Kişi istemediği hiçbir şeyi yapmaz. Hipnoz, iş birliğine dayalıdır.

    Yanlış: Hipnozla hafıza tamamen silinir.
    Doğru: Hafıza baskılanabilir ama kalıcı silme mümkün değildir.

    Yanlış: Herkes hipnoza girer.
    Doğru: Hipnotize edilebilirlik kişiye özgüdür.

    9. Etik ve Güvenlik

    Hipnoz, yalnızca bu konuda eğitim almış, etik ilkelere bağlı uzmanlar tarafından uygulanmalıdır. Travmaların tetiklenmesi, yanlış telkinler, bellek manipülasyonu gibi riskler etik dışı uygulamalarda ortaya çıkabilir.

    10. Sonuç

    Hipnoz, bilimsel olarak geçerliliği kanıtlanmış, zihinsel ve fiziksel süreçleri etkileyen gerçek bir bilinç durumudur. Uygun kişilerde, doğru şekilde uygulandığında hem psikolojik hem de tıbbi faydalar sağlar. Ancak hipnoz bir sihir değil, profesyonel bilgi ve deneyim gerektiren bir araçtır. Bilinçli, etik ve bilimsel yaklaşımlarla kullanıldığında etkili sonuçlar verebilir.

    Referanslar

    American Psychological Association. (2014). Hypnosis for the Treatment of Clinical Problems: A Comprehensive Guide.

    Oakley, D. A., & Halligan, P. W. (2013). Hypnotic suggestion and cognitive neuroscience. Trends in Cognitive Sciences, 17(10), 465–472.

    Rainville, P., Hofbauer, R. K., Bushnell, M. C., et al. (1997). Hypnosis modulates activity in brain structures involved in the regulation of consciousness. Journal of Cognitive Neuroscience, 9(4), 566–578.

    Yapko, M. D. (2012). Trancework: An Introduction to the Practice of Clinical Hypnosis (4th ed.).

    Lynn, S. J., Kirsch, I., & Hallquist, M. N. (2008). Social cognitive theories of hypnosis. In Nash & Barnier (Eds.), The Oxford Handbook of Hypnosis.

  • Hipnoz Gerçek mi?

    Hipnoz, hem halk arasında hem de bilim dünyasında zaman zaman tartışmalara konu olmuş bir kavramdır. Kimi insanlar hipnozu “zihin kontrolü” olarak görüp korkarken, kimileri onun tamamen uydurma olduğunu düşünür. Diğer yandan, birçok bilimsel araştırma ve klinik uygulama hipnozun belirli koşullar altında etkili bir zihin durumu olduğunu göstermektedir. Bu yazıda şu soruya detaylı ve bilimsel bir yanıt arayacağız: Hipnoz gerçekten var mı, yoksa bir illüzyon mu?

    Hipnoz Nedir?

    Hipnoz, kişinin dikkatini daraltarak telkinlere daha açık hâle geldiği, farkındalık hâlinin değiştiği bir bilinç durumudur. Hipnoz sırasında kişi, çevresel uyaranlara daha az, içsel imgeler ve telkinlere daha fazla odaklanır.

    Hipnoz:

    • Uyku değildir. (Kişi genellikle farkındadır.)
    • Bayılmak ya da bilinç kaybı değildir.
    • Kişinin iradesini kaybettiği bir hâl değildir.

    Bilimsel tanımıyla hipnoz, zihinsel odaklanmanın ve telkin açıklığının artmasıyla oluşan bir bilinç hâlidir (APA, 2014).

    Hipnoz Gerçek Bir Durum mudur?

    Evet. Hipnoz bilimsel olarak kanıtlanmış, ölçülebilir ve uygulanabilir bir zihinsel durumdur.

    Kanıtlar:

    1. Nörolojik Bulgular

    Beyin görüntüleme yöntemleri (fMRI, EEG, PET) hipnoz altındaki bireylerde beynin bazı bölgelerinde ölçülebilir değişiklikler olduğunu göstermektedir:

    • Anterior singulat korteks (dikkat ve çatışma çözümleme)
    • Default mode network (içsel düşünceler)
    • Duyusal korteks (ağrı algısı)
      Bu bölgelerde aktivite düzeyinin değişmesi, hipnozun sadece “rol yapma” olmadığını göstermektedir (Oakley & Halligan, 2013).

    2. Klinik Uygulamalar

    Hipnoz, aşağıdaki alanlarda başarıyla kullanılmaktadır:

    • Ağrı kontrolü (örneğin doğumda, yanıklarda)
    • Travma sonrası stres bozukluğu
    • Fobiler
    • Alışkanlık değiştirme (sigara bırakma, tırnak yeme)
    • Psikoterapiye destek

    Birçok ülkede tıbbi hipnoz, lisanslı sağlık profesyonelleri tarafından tamamlayıcı bir terapi yöntemi olarak kullanılmaktadır.


    3. Araştırma Verileri

    Yüzlerce bilimsel çalışma hipnozun psikolojik, fizyolojik ve davranışsal etkilerini incelemiş ve hipnozun:

    • Stresi azalttığını,
    • Odaklanmayı artırdığını,
    • Psikosomatik belirtileri azalttığını göstermiştir.

    Örneğin, Montgomery ve arkadaşlarının (2007) yaptığı bir meta-analiz, hipnozun cerrahi sonrası ağrıyı anlamlı ölçüde azalttığını ortaya koymuştur.


    Hipnoz Bir “Rol Yapma” mı?

    Bu da sık sorulan bir sorudur. Bazı insanlar hipnoz altındaki kişilerin aslında “numara yaptığını” ya da “rol oynadığını” düşünür.

    Ancak araştırmalar, hipnozun beynin belirli bölgelerinde meydana gelen değişimlerle bireyin öznel deneyimini etkilediğini göstermektedir. Hipnoz altında kişi gerçekten değişmiş bir farkındalık hâli yaşar. Bu, rol yapma değildir; gerçek bir bilinç hâlidir.

    Örnek: Hipnoz altında “eliniz yanıyor” telkini verilen kişilerde, beynin gerçek yanma sırasında aktif olan bölgeleri harekete geçmektedir (Rainville et al., 1997).

    Hipnoz Herkeste İşe Yarar mı?

    Hayır. Herkes hipnoza aynı derecede duyarlı değildir. “Hipnotize edilebilirlik” kişiden kişiye değişir. Bazı insanlar derin transa kolayca girebilirken, bazıları yalnızca hafif düzeyde trans yaşar.

    Hipnoza yatkınlık; kişilik özellikleri, imgeleme yeteneği, telkin açıklığı ve terapiste duyulan güven gibi birçok faktöre bağlıdır.

    Hipnozla Neler Yapılabilir? Neler Yapılamaz?

    YapılabilirYapılamaz
    Stresi azaltmakKişiyi iradesi dışında konuşturmak
    Ağrıyı hafifletmekKişiye istemediği şeyi yaptırmak
    Travmatik anıları çalışmakHafızayı silmek ya da zihin kontrolü kurmak
    Fobilerle başa çıkmakGerçekleri unutturmak

    Hipnozla yapılan tüm işlemler kişinin rızası ve iş birliği ile mümkündür. Kişi istemediği sürece telkin işe yaramaz.

    Sonuç

    Evet, hipnoz gerçektir. Hem bilimsel araştırmalar hem de klinik uygulamalar, hipnozun gerçek bir zihinsel hâl olduğunu ortaya koymaktadır. Hipnoz; sanıldığı gibi bir “zihin kontrolü” değil, kişinin kendi iç kaynaklarıyla bağlantıya geçtiği, telkinlere daha açık olduğu özel bir farkındalık durumudur. Doğru ellerde, etik ilkelere uygun şekilde uygulandığında oldukça güvenli ve etkili bir yardımcı tekniktir.

    Referanslar

    American Psychological Association (APA). (2014). Hypnosis for the Treatment of Clinical Problems: A Comprehensive Guide.

    Oakley, D. A., & Halligan, P. W. (2013). Hypnotic suggestion and cognitive neuroscience. Trends in Cognitive Sciences, 17(10), 465–472.

    Montgomery, G. H., et al. (2007). The effectiveness of hypnosis for reducing procedure-related pain and distress in children and adolescents: A meta-analysis. Journal of Pediatric Psychology, 32(1), 1–9.

    Rainville, P., Hofbauer, R. K., Bushnell, M. C., et al. (1997). Hypnosis modulates activity in brain structures involved in the regulation of consciousness. Journal of Cognitive Neuroscience, 9(4), 566–578.

  • Hipnozla Hafıza Silinir mi?

    Hipnoz, birçok kişinin zihninde hâlâ gizemli ve hatta mistik bir teknik gibi yer almaktadır. Özellikle filmler, diziler ve popüler medya sayesinde hipnozun “bir kişinin hafızasını silebildiği”, “geçmişi unutturabildiği” ya da “zihni sıfırlayabildiği” gibi inanışlar yaygındır. Peki gerçek böyle midir? Bilimsel veriler ışığında “Hipnozla hafıza silinir mi?” sorusunu detaylıca ele alalım.

    Hafıza Nedir ve Nasıl Çalışır?

    Hafıza, beynin bilgi toplama, saklama ve gerektiğinde hatırlama becerisidir. Hafıza farklı bölümlere ayrılır:

    • Kısa süreli hafıza: Geçici bilgiler (örneğin telefon numarası)
    • Uzun süreli hafıza: Kalıcı bilgiler, anılar
    • Duygusal hafıza: Duygularla ilişkili anılar (örneğin travmalar)
    • Bilinçdışı (örtük) hafıza: Farkında olmadan hatırlananlar (alışkanlıklar vb.)

    Hipnozun en çok etki ettiği alanlar duygusal ve örtük hafıza alanlarıdır. Ancak bu, hafızanın “silinebileceği” anlamına gelmez.

    Hipnozla Hafıza Gerçekten Silinebilir mi?

    Hayır, hipnozla kalıcı hafıza silinemez.

    Hipnoz, kişide geçici olarak bazı anıların geri plana itilmesini sağlayabilir. Bu, bir tür “bastırma” ya da “unutma telkini” gibi işler. Ancak bu durum kalıcı değildir. Unutturulmuş bilgi, uygun bir uyaranla ya da başka bir hipnotik seansta geri çağrılabilir.

    Bilimsel olarak:

    • Hipnoz, anıların silinmesini değil, anıların hatırlanmasının baskılanmasını sağlar.
    • Hafıza, biyolojik bir sistemdir. Beyinde fiziksel karşılığı vardır (örneğin sinapslar arası bağlantılar). Bu bağlantılar hipnozla yok edilemez.
    • Hipnoz telkin yoluyla kişiye “bunu hatırlamayacaksın” dedirtebilir ama bu, bilgiyi beynin dışına atmak anlamına gelmez.

    Hipnozla Geçici Hafıza Baskılama (Hipnotik Amnezi)

    Bazı kişilerde hipnoz sırasında ya da hipnoz sonrasında geçici unutkanlıklar yaşanabilir. Bu duruma hipnotik amnezi denir.

    Özellikleri:

    • Telkinle oluşturulabilir.
    • Geçicidir.
    • Kişi, unutması istenen bilgiyi aslında bilinçdışında tutmaya devam eder.
    • Seans sonrasında ya da başka bir tetikleyiciyle hafıza geri dönebilir.

    Hipnotik amnezi, özellikle terapi sırasında kullanılan bir tekniktir; örneğin travmatik anıların güvenli şekilde işlenebilmesi için geçici olarak hatırlamayı engellemek gibi. Ancak bu bir “silmeyle” değil, “bilinçli baskılamayla” ilgilidir.

    Hafızanın Silinmesi: Popüler Mitler ve Gerçekler

    İnanış (Mit)Gerçek
    Hipnozla kişi geçmişini tamamen unutur.❌ Gerçek değil. Hipnoz geçici unutma sağlayabilir ama kalıcı silme mümkün değildir.
    Hipnozla hafıza manipüle edilir.✅ Evet, bazı detaylar yanlış hatırlatılabilir. Bu yüzden dikkatli kullanılmalıdır.
    Hipnozla istemediğim bir anı sonsuza kadar silinebilir.❌ Hayır. Psikolojik etkisi azaltılabilir ama bilgi tamamen yok olmaz.
    Hipnoz zihin kontrolüdür.❌ Yanlış. Hipnoz kişinin iş birliğiyle gerçekleşir, kontrol kaybı yaşanmaz.

    Hipnozla Hafıza Üzerinde Neler Yapılabilir?

    Hipnoz, anıları silmek için değil; anıları işlemek, yeniden anlamlandırmak ve duygusal yükünü azaltmak için kullanılır. Özellikle şu durumlarda etkilidir:

    • Travmatik anıların güvenli şekilde çalışılması
    • Bastırılmış anıların yüzeye çıkarılması
    • Zararlı duygusal etkilerin azaltılması (örneğin suçluluk, utanç)
    • Performans anksiyetesine neden olan geçmiş yaşantıların dönüştürülmesi

    Özetle: Hipnoz, bir anıyı “silmeyi” değil, onunla kişinin kurduğu duygusal ilişkiyi dönüştürmeyi hedefler.

    Etik ve Hukuki Sınırlar

    Hipnozla hafıza üzerinde yapılan müdahaleler etik kurallar içinde olmalıdır. Kişinin rızası olmadan hafıza ile oynamak, yanlış anılar yerleştirmek ya da bilinçli baskılama uygulamak ciddi etik ihlallere yol açabilir. Bu nedenle hipnoz yalnızca eğitimli ve etik kurallara bağlı profesyonellerce uygulanmalıdır.


    Sonuç

    Hipnozla hafıza silinemez, ancak bazı anıların geri planda tutulması ya da işlenmesi mümkün olabilir. Bu da geçici ve kontrollü bir durumdur. Hipnoz, hafızayı bastırmak değil, hafızayla daha sağlıklı bir ilişki kurmak için kullanılan bir yöntemdir.

    Referanslar

    Lynn, S. J., Kirsch, I., & Hallquist, M. N. (2008). Social cognitive theories of hypnosis. In Nash & Barnier (Eds.), The Oxford Handbook of Hypnosis.

    Kihlstrom, J. F. (1997). Hypnosis, memory and amnesia. Philosophical Transactions of the Royal Society B: Biological Sciences, 352(1362), 1727–1732.

    Heap, M., & Aravind, K. K. (2002). Hartland’s Medical and Dental Hypnosis.

    Yapko, M. D. (2012). Trancework: An Introduction to the Practice of Clinical Hypnosis (4th ed.). Routledge.

  • Hipnoz Kimlere Uygulanmaz?

    Hipnoz, kişinin dikkatini ve zihinsel odağını derinleştiren, bilinçli farkındalığı geçici olarak azaltan özel bir zihin hâlidir. Genellikle psikolojik sorunların çözümüne yardımcı olmak, ağrıyı hafifletmek ya da alışkanlıkları değiştirmek gibi birçok alanda kullanılır. Ancak hipnoz her insana uygun değildir. Bazı kişiler için hipnoz riskli olabilir ya da etkili olmayabilir. Bu yazıda, hipnozun kimlere uygulanmaması gerektiğini basit ve açık bir şekilde anlatacağız.

    Şizofreni ve Diğer Psikotik Bozuklukları Olan Kişiler

    Şizofreni ya da diğer psikotik bozukluklar (örneğin şizoaffektif bozukluk, paranoid psikoz) yaşayan bireylerde gerçeklik algısı zayıflamıştır. Bu kişiler bazen olmayan sesler duyabilir, sanrılar görebilir ya da çevresindekilerin kendisine zarar vereceğini düşünebilir.

    Hipnoz neden uygulanmaz?

    • Hipnozda zihinsel odaklanma ve imgeleme kullanılır; bu süreç zaten bozulmuş gerçeklik algısını daha da karmaşık hâle getirebilir.
    • Hipnotik telkinler, kişinin sanrılarıyla birleşip tehdit algılarına yol açabilir.
    • Halüsinasyon riski artabilir.
    • Kişi hipnozdan sonra gerçek ile hayal arasında ayrım yapmakta zorlanabilir.

    Uzman değerlendirmesi şarttır.

    Disosiyatif Kimlik Bozukluğu (Çoklu Kişilik Bozukluğu) Olanlar

    Disosiyatif kimlik bozukluğu olan kişiler, farklı kimlikler (alterler) arasında geçiş yapabilir. Hipnoz ise bu geçişleri kolaylaştırabilir ve kişilikler arasındaki sınırları daha da belirsizleştirebilir.

    Neden risklidir?

    • Hipnoz, kişide zaten var olan bölünmeleri güçlendirebilir.
    • Kişinin kendilik algısı daha da parçalanabilir.
    • Telkinler alter kimlikler tarafından farklı şekillerde algılanabilir.
    • Terapi süreci karmaşıklaşabilir, kişi savunmasız hâle gelebilir.

    Bu kişilerle hipnoz ancak ileri düzey eğitim almış, deneyimli uzmanlar tarafından uygulanmalıdır.

    Epilepsi (Sara Hastalığı) Olanlar

    Epilepsi, beyin kaynaklı bir nörolojik hastalıktır. Bazı epilepsi türlerinde ışık, ses veya duygusal uyarılar nöbetleri tetikleyebilir. Hipnozda kullanılan odaklanma, gevşeme, derinleşme ve imgeler bu uyarıları içerebilir.

    Neden uygulanmamalı?

    • Hipnoz sırasında kullanılan bazı görseller veya sesler nöbeti başlatabilir.
    • Hipnoz altındaki kişi nöbet geçirirse kontrol kaybı yaşanabilir.
    • Güvenli bir ortam sağlanamayabilir.

    Ancak bazı durumlarda, hekim kontrolünde, nörolojik stabilite sağlanmış bireylerde dikkatle uygulanabilir.

    Ağır Demans ve Bilişsel Gerileme Yaşayanlar

    Alzheimer ya da diğer demans türlerinde hafıza, dikkat ve karar verme gibi bilişsel beceriler zayıflar. Oysa hipnoz bu becerilere dayanır: dikkat verme, hayal etme, telkini anlama ve uygulama…

    Hipnoz neden işe yaramaz?

    • Kişi anlatılanları tam olarak anlayamaz.
    • Telkinleri takip edemez.
    • Hatırlama ve yönlendirilme zorlaşır.
    • Hipnoz süreci kafa karışıklığı yaratabilir.

    Zeka Geriliği Olan Kişiler

    Hipnozun etkili olabilmesi için kişinin sözel anlatımı anlayabilmesi, hayal gücünü kullanabilmesi ve söylenenleri içselleştirebilmesi gerekir. Orta ve ağır düzeyde zeka geriliği olan kişilerde bu beceriler sınırlıdır.

    Neden uygun değillerdir?

    • Telkinler tam anlaşılamayabilir.
    • Hipnotik süreç yanlış yorumlanabilir.
    • Gerçek ile hayal karışabilir.
    • Davranışsal kontrol zorlaşabilir.

    Hipnoza İnancı Olmayan ya da İsteksiz Olan Kişiler

    Hipnoz bir iş birliği sürecidir. Kişi hipnozdan korkuyorsa, şüphe duyuyorsa ya da “ben hipnoz olmam” diye düşünüyorsa, hipnoz genellikle işe yaramaz.

    Neden uygulanmaz?

    • Telkinlere direnç gelişir.
    • Kişi sürece kendini bırakmaz.
    • Hipnoz etkili olamaz, zaman kaybı yaşanır.
    • Terapi ilişkisi zarar görebilir.

    Alkol ya da Uyuşturucu Etkisi Altında Olanlar

    Hipnoz, kişinin zihninin berrak olduğu bir durumda uygulanmalıdır. Alkol ya da madde etkisi altındaki kişilerde bilinç düzeyi bozulmuştur ve güvenli bir hipnoz süreci yürütülemez.

    Neden risklidir?

    • Kişi telkinleri yanlış anlayabilir.
    • Tepkileri öngörülemez hâle gelebilir.
    • Kendi güvenliği ya da çevresindekilerin güvenliği riske girebilir.
    • Hipnoz sonrası etkiler karmaşıklaşabilir.

    Gerçeklik Algısı Zayıf Olan veya Paranoid Eğilimleri Olan Kişiler

    Bazı kişiler başkalarına kolayca güvenemez ya da yaşadıklarını kolayca çarpıtabilir. Özellikle paranoid kişilik örüntüsüne sahip bireylerde ya da borderline kişilik özellikleri olanlarda hipnoz dikkatle değerlendirilmelidir.

    Neden dikkatli olunmalıdır?

    • Hipnoz sırasında yaşananlar gerçek sanılabilir.
    • Terapiste yönelik kuşkular artabilir.
    • Hipnoz sonrası duygusal dalgalanmalar yaşanabilir.
    • Telkinler yanlış yorumlanabilir.

    Sonuç: Hipnoz Güçlü Bir Araçtır, Ama Herkes İçin Uygun Değildir

    Hipnoz, uygun şekilde ve doğru kişilere uygulandığında son derece etkili bir yöntemdir. Ancak bazı bireylerde hipnozun etkisi sınırlı olabilir ya da zararlı sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle her hipnoz uygulamasından önce mutlaka bir uzman tarafından detaylı bir değerlendirme yapılmalı, kişisel özellikler göz önünde bulundurulmalıdır.

    Referanslar

    Heap, M. & Aravind, K. (2002). Hartland’s Medical and Dental Hypnosis

    Hammond, D. C. (1990). Handbook of Hypnotic Suggestions and Metaphors

    Coons, P. M. (1999). Hypnotherapy and dissociative identity disorder.

    Barber, T. X. (1996). Hypnosis and Suggestion in Therapy